Thursday, March 9, 2017

İyi bir lider nasıl olmalı?

  No comments
İnsanları yönetmek büyük bir ustalık ister.Film karakterleri başta olmak üzere çizgi filmler,tiyatrolar,oyunlar hep lider insanın etrafında toplanmıştır.

Çocuk gelişimine de bakarsanız,lider fıtratlı çocuklardır birbiri  ile anlaşamayanlar.Yönetmek,çocukluktan itibaren ortaya çıkan bir karakterdir.Bazı davranışlar gibi sonradan da kazanılabilir elbette.Okuma-yazma gibi...

 Bugün tüm dünyanın aradığı bir karakter haline gelen yönetmek;insanları bir arada tutma gücü, uyum içerisinde çalışmalarının sağlamak,doğruyu güzel bir şekilde ortaya koymayı da içermektedir.

Çocukken en çok kiminle oynardınız? En çok kimin dediğini yapardınız?Bir düşünün şimdi.Ergenlik dönemi ve arkasından kendi kişiliğinizi oturmuş olmasını,sırayla bir düşünün.Bu soruları cevapladığınızda ne kadar yönetildiğinizin ve ne kadar yönettiğinizin farkına varırsınız.

Okul idarecileri,yönetmenler,iş yeri müdürleri,genel müdürler çoğu zaman gündem olan kişilerdir.Neden mi? Bir dağda zirve ne ise,insanlar arasında idarecilerde öyledir.İnsanlar,idarecilerinin ne yediğine,ne giydiğine,nereye gittiğine ve özellikle ne söylediğine o kadar dikkat eder ki... Norma zamanda sıradan bir insanın yapmış olduğu işi yazpsanız bile 'Müdür böyle yaptı.' olur hemen.

 Meslek grupları göz önüne alındığında en kolay yönlendiren,işi en kolay olan meslek öğretmenler olur nedense(!) 'Bir sınıfa da mı hakim olamıyorsun?' 'Hepsi çocuk zaten bunların.' Gibi cümleleri çok duyduk,söyledik,içimizden geçirdik ... Peki bu satırları okumanızı da sağlayan bir öğretmen değil miydi?Sınıf öğretmeninizden başlayın,üniversiteden mezun olana hatta devam ederseniz doktoraya... Hep bir öğretmen vardı hayatınızda.

Memnun olduklarımızın yanında memnun olmadıklarımız da var değil mi? O zaman çocukları da yönetmek sanıldığı kadar kolay değil demek ki!

Yaşı ne olursa olsun;insanı yönetmek,yetiştirmek ,hayata bakış açısı kazandırmak çocuk oyuncağı değildir.Her zaman mümkün olmasa da  kişinin karakterine,içinde bulunduğu duruma uygun çözümler sunabilirseniz,işte o zaman iyi bir idareci ve yönetici olursunuz.

Öğretmenlere bakan yönüyle de öğrencileri yönetnek,bir arada sessiz bir ortamda ders yapmalarını sağlamak o kadar kolay bir mevzu değildir.Churcill'e ait 'Bir ulusu yönetmek,dört çocuğu eğitmekten daha kolaydır.' vecize bunu çok net bir şekilde ifade etmektedir.Hakperest insanların'Hocam biz bir tanesiye baş edemiyoruz, size de çok sabır diliyoruz.'demelerini de hatırlatmak isterim.
             

Wednesday, March 8, 2017

Okuma hızımız nasıl artar?

  No comments
 'Zeki adam kitaptan bir hayat hissesi ve hayattan bir kitap hissesi alır.'demiş Cenap Şehabettin.Bu güne kadar bu sözünün gelmesi,altında yatan gerçeklerde sanırım.


Gelelim bu gün hızlı okuma adına nelerden bahsedeceğimize.Bir önceki yazımızda okumanın insanlar için bir gereklilik arz ettiğine inanmaları üzerinde durmuştuk.

Devam edecek olursak,öncelikle bizi yavaş okutan sebepleri tespit etmemiz gerekli.Neden yavaş okuyoruz?

Okuduğumuz yazı mı ağır geliyor?Her okuduğumuzu anlamaya mı çalışıyoruz?Ya da gerçekten  çok az okuduğumuz için mi yavaş okuyoruz?Öncelikle bu soruların cevaplarını bulmanızı tavsiye ederim sizlere.


Her okuduğumuzu anlamaya çalışmak,sesli okumakla eşdeğer.Sesli okumanın faydalı olduğunu öğretiyoruz herkese.Tabi bir de bilimsel olarak kanıtlansa.Aslıında meselemiz,ortlama her sorunda olduğu gibi çözüme ulaşacak yollar denemek.Daha sonra da bu yolları inanarak uygulamak.Bu kısım çok önemli değerli okurlarım:inanarak.Videosunu paylaştığım bir eğitimici pozitif psikolojiden bahsediyordu.Bir de bunun başlangıç yılının 2000 li yıllar olduğundan...Sizce de durum bizler için aynı mı?


 Tabi ki de değil.Bizler bunu gerçek olduğunu,inanılarak yapılan her işin ne kadar zor olsa da başarılacağını,inanamış bir milletin gücünün nelere yettiğini tarihimizde yazdık zaten.Hasta ziyaretine giderken,hastaya moral vermek adettendir.Çünkü,onu iyileşeceğine ne kadar inandırırsanız,o kadar çabuk ayağa kalkar.

Bu noktada videoda güzel tespitler de  var.Kanserin yeni yedavi yönteminin Pozitif Psikoloji olacağını da vurguluyor.
Okuma hızımız ve okuma alışkanlığımıza tekrardan vurgu yapacak olursak,bu işe kendimizi millet olarak inandırmamız lazım.Kişisel bazda da hızlı okunabilceğini ,bunun zor olmadığını bilmek ve buna inanmak lazım.

Unutmayın ki az geri baksanız hayatınızda, en az kaç tane teoride süper ama uygulamada geri kalmış bir çok projenizi göreceksiniz.Üzerimizdeki ölü toprağı diye tabir edilen yapıdan kendimizi soyutlamalıyız artık.Çocuklarımıza iyi bir eğitim vermek istiyorsak en başta kendimizi eğitmeliyiz.



     Örneğimiz belli zaten... Çocuklarımıza okumayı öğretmek için en basitinden,evimizde çok da değil.Belki yarım saat dahi olsa her gün hep beraber kitap okusak?Anne,baba,çocuk ... herkesin elinde kitap...İnanının bir süre sonra çok da teknik kullanmadan okumanızın hızlandığını göreceksiniz.Yeter ki istikrarlı olun...

Tuesday, March 7, 2017

Türkiye'nin PISA karnesi

  No comments
Adını çok duyduğumuz Avrupa İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) üç yılda bir PISA(Uluslararası öğrenci dğerlendirme) testi yapıyor.Matematik,fen bilimileri ve okuma alanlarını içeren bir sınav bu.Yaptığımız sınavların aksine,bu sınavda ders programı kapsamında neler öğrendikleri sorulmuyor.Gerçek hayatta karşılaştıkları bir sorunda bunu;sahip oldukları bilgi,beceri,analiz yeteneği ile okulda öğrendiklerini kullanarak,ne kadarını hayata geçirebildiklerini ölçüyor.İlk1997 yılında uygulanmaya başlayan test,on beş yaşındaki çocukları kapsıyor.
 OECD üyesi otuz bir ülkenin katılımında Finlandiya birinciliği kapmış durumda.Amerika'nın bile önünde.Biz bu sıralamalarda çok gerideyiz maalesef.
      Evet,bu güzelliklerin tamamını ve daha fazlasını  insanımız fazlasıyla hak ediyor.Bu modelde olanlara aslında bizim yabancı olmadığımız değerler.Eğitim sitemlerini varlığından çok,uygulayıcılar önemlidir.Öğrencilerimize,güzel davranışları kazandırmak,onları hayat hazırlamak için biraz daha iyi yönlerdirme yapan bir eğitime ve değişikliklere ihtiyacımız var.
    Aslında,sadece bizim değil,tüm insanlığın yetişmiş,alanında uzman,karakterli,ahlaklı insanlara ihtiyacı var.Neden bunlar bizim çocuklarımız olmasın?En bilindik adıyla 'küreselleşen dünya' düzeninde yoksulluk,çıkar çatışmaları,küresel ısınma,denizlerin kirlenmesi,ekonomik krizler gibi daha nice olaylar gösterdi ki,artık hiçbir ülke dış olaylardan etkilenmeyecek bir devlet düzeni kuramaz.
    Bu aşamadan sonra yetiştireceğimiz öğrencileri,bu sorunlara çözüm bulacak kişilikler olarak yetiştirme gibi bir sorumluluğumuz var öğretmenler olarak.Bakış açısıyla,görüşleriyle,saygılı davranışlarıyla evrenseldeğerlere sahip öğrenciler,dünya düzenini yeniden kurabilirler.

Comments