Thursday, July 7, 2016

Konfüçyüs der ki;

  No comments

“Bilgiye sahip olarak doğmuş birisi değilim. Öğretmeyi seviyorum ve öğrenmeye çalışıyorum.”
Konfüçyüs

İnsan,doğumunda itibaren eğitilmeye muhtaç bir varlık olarak hayatına başlar.Belgesellerde izlediğimiz geyik yavrusu gibi anne karnından çıkar çıkmaz yürümeye,biraz sonra da koşmaya başlayamaz.Demek ki eğitim insan içi uzun bir süreç gerektirir.
         Ömrünün uzunluğu konusunda kendisi bir bilgi sahibi olmayan insan,zamanını iyi değerlendirmeli.Yeni bilgiler öğrenme konusunda istekli olmalı.Özellikle öğretmenlerin  daha duyarlı olmaları,seçtiği meslek nedeniyle zorunlu hale gelmiştir.

         Kendisini güncelleyen öğretmenler,güncel virüs programlarının bilgisayarları daha iyi koruması gibi öğrencisine karşı daha direçli olur.Konfüçyüs,bu sözü yüzyıllar önce söylediğinde eminim öğretme zevkinin doruklarındaydı.Şimdi en başından bir düşünün:Birinci sınıfa gelen öğrenciler,gözününüzün içine merakla bakarken 'Şimdi şu şekilde çizgiler..' diye başladınız.Sonra harfler... Sonra heceleyenler... Okuma bayramı...
          2.,3.,4.sınıfı bitirdi sizinle.Bu süreç sonunda okuyan,anlayan,öğrenen bireyler yetiştirdiniz.Topluma bir güzellikte siz kattınız.Bu süre sonunda yorgun düştünüz tabi.Öyle ya öğretmek kolay değildi.Eğitim,davranış kazandırma süreciydi.
         Sonra diğer derslerde değişik bilgiler verdiniz onlara.Uzay dediğinizde eller havaya kalktı birden merak dolu bakışlarla.İşimiz de bu değil mi zaten?Merak etmelerini sağlamak...Hayattan örnekler verdiniz.Gerçek dünyayı bir derse sığdırdınız bir anda.Güzel davranışlarında gurur duydunuz,yanlış davranışlarında özür dilemelerinden umutlandınız.Acaba birbirini anlayan  bir nesil mi yetiştiriyorum diye kendinize sordunuz hep.
       
 Kitap okumaları ve kitaplardan öğrenmeleri için kitaplık listeleri oluşturdunuz.Bir öğrencinize takip ettirip siz de takip ettiniz listeleri.Her kitap birayrı bir  dünyaydı sonuçta onlar için.Öğretmeliydiniz öğrencilerinize merak ettikleri,ilgi duydukları ne varsa akıllarında.Çünkü öğretmeyi seviyordunuz.
       Zaman hızla ilerlerken bir öğrenciniz sokakta görüyor sizi.Yıllar öncesini hatırlamak için hafızanızı zorluyorsunuz birden.'Şu sınıftaydın değil mi?' cümlesinden sonra bir kez daha kendi eserinize bakıyorsunuz yeniden.Yeniden öğretmek istiyorsunuz hayatı,dersleri,güzel davranışları...Yeni bir heves kazanıyorsunuz.
       Öğretilecek o kadar bilgi var ki?Seçiyorsunuz aralarından özenle.Bahçesini zararlı otlardan ayıklayan çiftçi edasıyla.Yeni bir nesil için gerekli olanları bırakıyor,günü geçmiş olanları kaldırıyorsunuz.Sadece öğretmiyor,şekil veriyorsunuz topluma.Farkettiniz mi ne kadar öğretmeyi sevdiğinizi?
       Bilgi,büyük bir değerdir.İçerisinde bulunduğumuz çağda,insanlar artık bilgi edinebilmek için çaba harcamaktadır.Elimizdeki öğrencileri neden bundan mahrum edelim ki?Öğretmeyi sevmek,beraberinde  öğrenmeyi seven bir nesil yetiştirmemizi sağlayabilir.Öğrenmeye açık,geleceği planlayan,geleceğin dünyasını güzel bir şekilde değiştirmenin yollarını öğrenmek isteyen bir toplumumuz neden olmasın?
       Bizler bu mesleği belki isteyerek belki de istemeyerek seçtik.Şartlarımız uydu,kolay geldi vs... Bence bundan sonra yapmamız gereken hep beraber ve yeniden öğretmeyi sevmeliyiz.Bunu da öğrencilerimize en güzel şekilde kazandırmalıyız.


             Her toplum kendini yetiştirecek iyi bir öğretmene muhtaçtır.

No comments :

Post a Comment

Comments