Wednesday, June 29, 2016

Güncel bir blog nasıl olur?

  No comments
Güncel bir blog her blog yazarının en büyük hayalidir. Özellikle de bol takipçisi olan bir blog yazarı olmak gerçekten zor.
Açıkçası güzel ve güncel blog çok artık. Yeter ki siz takip etmek isteyin. Ben daha çok blogspot ya da wordpress gibi ücretsiz bloglar üzerine yazacağım.
Güncel bir blog için güncel bir yazar olmanız şart. Blogunuza seçtiğiniz konunun her gelişmesinden haberdar olmanız gerek.
Yok benim gibi her telden, her hoşuna gideni yazan bir blog ise o zaman işiniz biraz daha kolay. Güncel olmasa da çok aranan konularda kendi yorumlarınızı yazarsınız.
Niye güncel bir blog? Çünkü, çok ziyaret edilsin istiyoruz. Çok ziyaret çok gelir şansını arttırıyor. Bu birinci sebep sanırım. Diğer sebep de yazdıklarının okunması insanları mutlu ediyor. Bu ikinci kısım daha çok sadece zevk için yazanlara bakıyor.
Aslında her iş yine dönüp dolaşıp kişinin kendisine dönüyor. Kürkçü dükkanı meselesi bir nevi..
Bir de bir hevesle başlayan ve internet çöplüğünde kendine yer bulan binlerce blog var. Emek isteyen bir iş güncel bir blog sahibi olmak.
Yorulmadan yemek bile yenmez demiş eskiler. Yorumu siz yapın ya da yorum kısmına yazın. 

Şehitlerimize atfen bir yazı.

  No comments
Her gün şehit duymamak için dua etmemiz gerek. Allah rahmet eylesin.
Bir asker, bir polis her şeyden önce bir evlat. Her gün gözü kulağı haberlerde olanlara da Allah kolaylık versin.
Geçen gün haberleri izlerken denk geldiğim şehit annesi,  'Ne olur ölmedi deyin. ' derken insanın burnunun kemiklerini sızlattı.
Yakınlarım askerde olunca daha çok dikkat ediyorum ister istemez. Türkiye 'mizin evlatları bunlar. M. Akif'in 'Bir hilal uğruna ya Rab, ne güneşler batıyor. ' dediği güneşler.
Ne hayalleri, ne planları vardı kim bilir? Bekleyenleri, sevenleri... Uğruna yaşadığı hayalleri.
Allah 'ın yanında hiçbir şey kaybolmaz. Mekanınız cennet olsun.

Tıraş için hangi markaları tercih edersiniz?

  No comments
Biz erkeklerin en büyük dertleri arasında tıraş da yer alıyor.Özellikle memur statüsünde çalışıyorsanız,haftada üç-beş kez kendinizi aynanın karşısına atıyorsunuz.Sonuçta iyi görünmek geekiyor değil mi?
Tıraş bıçağı olarak sizlere gilette mach 3 ü tavsiye edebilirim.Daha sonraları bu beşe kadar çıktı ama ben mach 3 te kalmayı tercih ettim.Belirli aralıklarla yenisini aldığınız için,ilk başta fiyatı çok gibi görünse de süreç içerisinde kendini amorti ediyor sanırım.
Aslında benim bahsetmek istediğim bir başka konu daha var. O da lazer epilasyon.  Yüzdeki tüylere çözüm arayanlar için erkek lazer epilasyon fiyatları çok a uçuk kaçık değil artık.Malum piyasada bir sürü lazer epilasyon merkezi var artık.
Kendim düşündüm ama denemedim açıkçası.Ancak berberde cımbız,ağda ya da ip yardımı ile temizleme metodundansa epilasyon daha masum duruyor nedense.Yazın çok yapılmadığını birinden öğrenmiştim.Güneş ışığı leke yapabiliyormuş.Kim bilir belki bu kış uğrarım birine?
Niyetim sadece dış görüntümün hoş olması gerçekten.Ekstra bir estetik derdim yok inşallah.
Yok ben her gün jilet ile uğraşmam da bir tıraş makinesi  alırım da diyebilirsiniz.Aslında bunu da düşünmek lazım.Jilet kadar temiz tıraş yapanı satın almak lazım.
Neyse bu akşam tıraş olursam artık,tüm bunları düşünürüm.Tabi siz de bir fikir vermek isterseniz yorum ekleyebilirsiniz.

Aft sorununa çözüm

  No comments
Aft hepimizin demesek de çoğumuzun yaşadığı bir ağıziçi problemidir.Ağzımızın içerisinde çıkan,beyaz görünümlü,üzerine bir şey değdiğinde canımızı yakan,can sıkıcı bir olaydır aft.Kendim de defalarca aft geçirdim.
Sebebi uzmanlarına göre belli değil ama bazı şeylerin aftı tetiklediği bir gerçek.Mesela stres.Günümüzde bir çok hastalığın kaynağı olan stres,buraya da el atmış anlaşılan.Diğer sebepler internetten okuduğum kadarıyla yiyecekler,sigara,bazı hastalıklar,B12 ve demir eksikliği imiş.
Peki aft tedavisi nasıl olur?Üzgünüm ama bu da grip gibi kendisi gelip kendisi giden bir hastalıkmış.Sadece alacağınız bazı aft ilacı türü şeyler acınızı hafifletebilir.En azından ağzınız yanmadan yemek yersiniz mesela.
Kendim aft ilacı olarak aftamed sprey almıştım.İşe yarar bir ilaç.En iyi ilaçtan da uzak olursunuz tabi ama başınıza pardon ağzınıza  aft  gelirse aftamed kullanmanızı tavsiye ederim.
Yok,ben ilaç kullanmam derseniz de tercih sizin tabi.On gün içerisinde kendisi geçiyormuş aftın.
Kendinize iyi bakın.Başka çözümleri varsa yorum yapmaı unutmayın.

Zaman nasıl değerlendirilir?

  No comments
Bundan önceki yazımda bazı uğraşlara değinmiştim.Hazır tatil bitmeden zaman nasıl değerlendirilir konusuna bir belki de daha fazla yazı yazmaya karar verdim.
Daha belirli konulara değinmek istiyorum.Tatil planınız nasıl bilmiyorum ama  size olta ile balık avlamayı  tavsiye ederim.Önceliğimiz iyi ya da durumunuza göre bir olta bulmak.Mesela ben çocukken,kamışın ucuna bağladığım misina ipi ile balık tutardım.Çocukluk yılları tabi.. İş yok güç yok.
Sonra bize lazım olan bol balık olan bir yer.Deniz,göl,dere ... Bu sizin tatil yerinize bağlı.Bu iki şart tamamlandıktan sonra işimiz büyük ölçüde halloldu demektir.
Sıra balık yakalamaya geldi.Kimine göre usta kimine göre acemi şansı dediğimiz işlerden biri de olta ile balık yakalamak.Yemi takarsınız,suya atarsınız.Sonra da mantarı dibe çeken bir şeyler olduğunda büyük bir heyecanla çekersiniz.Tabi bu mantarla yapılan olta avcılığı..
Bir de denize attığım çapari var.Ucunda bir kurşunla beraber 9-10 balık iğnesini denize fırlatıyorsunuz.Çek sar ... Çek sar ... Çek sar .. Ne kadar zevkliydi .Hele de üç beş balık birden takılıp geliyordu.
Çok zevkli bir olay.Zevkler ve renkler farklıdır.Ama zaman nasıl değerlendirilir diye kendinize soruyorsanız ve durumunuz da uygunsa hemen bir olta ayarlayın.En kötü denemiş olursunuz.
Tavsiye olarak da kısa kollu giyinmeyin.Güneşte uzanmaya beklemez bu.Güneş kremi kullanın ve şapkasız durmayın.Kollarınız yanması,başınızda yumurta pişmesin istiyorsanız beni dinleyin.
Haydi... Vira Bismillah ... Rastgele...

Güneş gözlüğü almanın tam zamanı

  No comments
Bir yaz mevsimini daha geride bırakmak üzereyiz.Eğitim-öğretim yılının geç başlaması,tatil olayını biraz uzatsa da yeni yılın telaşı ortalığı sarıyor artık.
Tatil yeri fiyatları ucuzlamaya başlarken asıl indirimi güneş gözlüklerinde kaçırmamanızı tavsiye ederim.Blog benim olduğuna göre kendi kullandığım markayı da size söyleyeyim.
Ray ban polarized gözlük satın almıştım yaklaşık iki yıl önce. Bir tanıdık ile gittiğimden fiyat ve ödemem konusunda yardımcı oldular.Özellikle araba ile uzun yola çıkacaklar için kesinlike tavsiye ediyorum.İyi bir güneş gözlüğü satın alın. Polarized olmasına dikkat edin.Biraz pahalı olsa da yine de alın.Tecrübe ile sabit pişman olmayacaksınız.
Kullanım konusunda dikkat ederseniz uzun süre kullanırsınız.Ki ben kaç kere gözlüğümü düşürdüm.
Alırken en çok dikkat etmeniz gereken konu,yüzünüz ile gözlüğün uyumlu olması.bu konuda tanıdık biri ya da birilerini beraberinde götürmekte fayda var.Çıkınca çok pişman olmazsınız en azından.
Gözünüze kendinize mukayet olun.

Saç dökülmesine karşı en iyi şampuan hangisi?

  1 comment
Saçlarımı kurtarma çalışmalarımdan birini daha bu yazımda paylaşmak istiyorum. Sorum şu : 'Saç dökülmesine karşı en iyi şampuan hangisi?'
Bir önceki şampuanda uğradığım başarısızlık sebebiyle gözüm yükseklerdeydi artık: Christiano Ronaldo. Evet,şu hani milyon dolarlara transfer olan adamın çıktığı clear reklamları gözüme çarptı.
Adam hem iyi futbolcu,hem ne kadar popüler biri .. vs derken onun kullandığı şampuanı ya da onun reklamına çıktığı şampuanı kullanırken buldum kendimi.
Şampuanın en önemli özelliğinden bir tanesi de kepeğe  karşı en iyi şampuan  olarak geçmesiydi reklamında. Yeni teknoloji, şöyle teknoloji derken aradan biraz zaman geçti artık.
Yine ilk zamanlar kendimi iyi hissettirdi şampuan.Saç dökülmeleri azalmış,kepekler bitmiş gibi geliyordu.Sanki deneme sürümü almışçasına şampuan şişesinin sonuna geldiğimde aynı şeyler başa sarmıştı sanki.Saç dökülmeleri devam,kepekler de eski yerinde ...
Yani anlayacağınız eski tas,eski hamam,eski kafa ,eski saçlar...Bir dahaki yazımda head and shoulders ile ilgili maceramı anlatmak istiyorum. O zamana kadar head shoulders knees and toes şarkısı ile sizleri başbaşa bırakıyorum.

Nesli Tükenen ve Tükenmekte Olan Hayvanlar

  No comments
Hayvanlar , insana verilmiş en büyük yardımcılardır.Kimimizi doğrudan ,kimimizi dolaylı yollardan etkilese de dünya onlar olmadan iyi bir yer olacağa benzemiyor.
Nesli tükenen hayvanlar artık sadece ansiklopedilerdeki yerini aldı.Şu tarihte yaşadı,şu tarihte yok oldu,şu nedenle yok oldu diye arşivledi hepsini insanoğlu.
Günümüzde de bu litaratüre yenileri enelenmek üzere.Nesli tükenmekte olan hayvanlar bazen hayvanat bahçelerinde,bazen özel koruma alanlarında çoğaltılmaya ya da yaşatılmaya çalışılıyor.
Vahşi hayvanlar olarak bildiğimiz bu hayvanlar da dünyamızın bir parçası aslında.Az önce birkaç siteden baktığım hayvanlardan bazılarını isimleri ağaç kangrusu,balonlu fok,tek uçamayan papağan kakapo,ince loris,solenodon ,kalkık burunlu maymun... Liste uzayıp gidiyor.Bizden önce dinozorlar vardı diyoruz ya hep,bizden sonra ne kalacak bir de bunu düşünmek gerekli.
Nesli tükenmekte olan hayvanlar karada yaşayanlar değil sadece.Dev mekong yayın balığı,ganj nehir yunusu,aksolotl gibi suda yaşayan canlıların da nesli tehlikede.
Tabi sizlere fotoğrafları ile beraber güzel bir yazı hazırlamak isterdim ama o da kopyala-yapıştır olacağından sizi başka sitelere yönkendirmek durumunda kalıyorum.
Ama sizler bu konuya bir şeyler eklemek isterseniz,yorum kısmı sizi bekliyor.

Friday, June 24, 2016

Blogger Nedir?Nasıl kullanılır?

  2 comments
Blogger Nedir?Nasıl kullanılır?
 Blogger isimli site Google tarafından satın alınmış bir sitedir.İstediğiniz isme(tabi eğer başka kullanıcı tarafından kullanılmamışsa) blogspot.com uzantılı interet sitesi açmanızı sağlar.Kullanımı gayet basit fakat ilk başlarda zor gelen bir site bu.Spor,fotoğraf,hobileriniz,
eğitim vs. istediğiniz her konuda bir blog açabilirsiniz.Daha sonra yazı,video,resim paylaşımında bulunabilirsiniz.Üstelik tüm bunları ücretsiz sunan bir site.Altyapısı google olduğundan güzel bir işleyişi var.
 Blogger Hesabı Nasıl Açılır?
       Google tarafından desteklendiğinden öncelikle buradan bir gmail adresi almalısınız.Gmail adresiniz varsa ya da gmail aldıktan buradan blogger adresine gidip blog açmaya başlayabilirsiniz. Giriş yaptıktan sonra blogunuza bir başlık vermeniz ve ikinci seçenekte blogunuza isim vermeniz istenecek.Çok fazla zamandır internet ortamında değilim. Ancak kısa zamanda edindiğim tecrübelere göre alacağınız adres sitenizin içeriği ile ilgili olmalı.Ayrıca daha sonra da bu ismi değiştirmek gibi bir düşünceniz olmasın.Çünkü,blogger böyle bir seçenek de sunuyor size.Aldığınız ismi ayarlar kısmından  değiştirebiliyorsunuz.Ama diyelim ki,blogunuzu açtınız ve yayın göndermeye başladınız.İnsanlarda blogunuzu bir şekilde kaydetti.İsminizi eğiştidiğiniz zaman bu takipçilerinizi de kaybetme ihtimaliniz çok yüksek.Bu nedenle blog isminizi bir kere alın ve değiştirmeyin.Adınızı seçtikten sonra bir tane de tema seçmeniz gerekli.Simple temalardan birini seçmenizi tavsiye ederim.Kullanımı daha kolay olur ilk başlar için.İsminiz gibi temanızı da çok sık değiştirmeyin.Ziyaretçiler  için her zaman alışıldık bir blog olması önemli.

Blogla Para Kazanılır Mı?Google Adsense nedir? -1

  No comments

Blogla Para Kazanılır Mı?Google Adsense nedir?
   Öncelikle blogu açarken para kazanma maksatlı mı yoksa kendi fikirlerinizi paylaşma adına mı açtığınıza karar verin.Ben bu blogu açarken daha çok kendi tecrübelerimi yazmak,fikirlerimi insanlarla paylaşmak için açtım(Aşağıda belirttiğim gibi çok bir gelirim de yok.)Para kazanmak için açtığınızda kazancı olmayınca blogla çok ilginiz olmuyor haliyle.Evet,blogger para kazandırır.Blogunuzu açtıktan sonra kazançlar kısmına giderek Google Adsense başvurusunda bulunabilirsiniz.

     Google Adsense dünyadaki en büyük reklam veren şirket.Google adsense başvurunuz onaylanırsa blogumdaki gibi reklamlarınız yayınlanır ve her tıklamadan siz de para kazanırsınız.Bu noktada bir şey belirtmem gerek.Blogu dediğim gibi fikirlerimi paylaşmak amacıyla açtım,zaten şu an itibari ile reklama tıklama binde bir seviyelerinde... Adsenseye kabul olmak o kadar kolay değil.Bunu da belirtmeliyim.Google adsense politikalarını okuyun.Blogunuzu belli bir içerikle doldurun ve zamana bırakın. Başvuru yaparken aceleci davranmayın.Yoksa çeşitli sebeplerle bu isteğiniz reddedilebilir.

      Adsene başvurunuz kabul edildikten sonra kurallara uyun.Sahte tıklamalar yapmayın,insanları burayı tıkla,şu reklama dokun diye yönlerdirmeyin.Bu adsense kurallarına aykırı çünkü.Onun yerine orjinal içerikle ziyaretçi sayınızı arttırmaya bakın.

Blogger da yeni yayın ekleme 
Blogunuzu açtıysanız,’Yayın göndermeye başlayın’ gibi bir uyarı çıkar.Çıkmasa da yeni yayın sekmesinden yayın oluşturmaya başlayabilirsiniz.Yayınlarınız ne kadar özgün olursa o kadar çok ilgilenen ve ziyaret eden olur.Başka sitelerden kopya yaparak,kopyalayıp yapıştırarak oluşturduğunuz yayınlar sizi bir yere kadar götürür.
Başka sitelerden alıntı yaptıysanız da kaynak belirtin.Bunu vecizeleri tırnak içine almak gibi de düşünebilirsiniz.

     Blog açmak kolay ancak içeğini doldurmak uğraş gerektiren bir iş.Zaman ayırmak gerekli.Zaten insanlara faydalı olacak paylaşımlarda kolay olmuyor .Size  başarılar,hayırlı blogger lar...

 

Zaman nasıl değerlendirilir?

  No comments
Hz.Nuh 950 sene yaşamıştır.Kim bilir kime ne kadar şey anlattı.Bu o devirdeki insan ömrüne yorulabilir.Şimdi kendi ömrümüzün ne kadar kısa olduğunu daha iyi anladık sanırım.O zaman hayatı yaşamak için biraz acele etmemiz gerekli değil mi?950 seneyi  kim bilir kaç seneye sığdırmamız
gerekli.Bir başka deyişle 'Yitirdiğiniz anları sonsuzluk bile geri getiremez.' F. SCHILLER
            Tam zamanlı çalışan kişiler olarak günün sekiz saati işyerinde geçen kişiler,günün üçtebirini bitiriyor zaten.Eve giderken alışveriş  yapılması gerekiyorsa,ödenmesi gereken faturalar,yarına yetişmesi gereken hazırlıklar,misafirlik... Ömür bir şekilde geçiyor işte.Bir şekildeyi bilinçli bir şekilde yapan insanlar,ömür sermayesini doğru harcıyor demektir.
         Pazartesi sendromu isimli yazımda bu konu hakkında hangi çözüm yollarını uygulayabileceğimizi anlatmıştım.İnsanın iyi bir iş takipçisi olması gerektiğinden bahsetmiştim(Bu yazım öğretmendiyari.com da yayınlanmıştır.).Aslında hayatın tamamı bir takip işidir.Örneğin:Okuyup iş sahibi olmayı düşündünüz.Üniversiteyi bitirdiniz.İş hayatını eşinizi bularak devam ettirdiniz.Çocuğunuz oldu.Şimdi de onun derdine düştünüz.Şimdi kaç yaşındasınız?Bir başka vecize: 'İnsanın kendini berbat hissetmesi, mutlu olup olmadığına önem verecek kadar boş zamanı olmasından ileri gelir'. Bernard Shaw
          Uyku İle Aranız Nasıl?
     Geldi,gelmedi,şimdi gitti... Derken bir türlü uyku tutmaz.Sabah olunca da yataktan bırakmaz değil mi?Kaliteli bir hayat iyi bir uyku düzeni ister.4-5 saat demiyorum,8 saat uyumak demiyorum.Düzenli uyuyun.Bir günün bir güne uyduğu mu var ki biz düzenli olalım?İşten geriye kalan 16 saatten ne kadarını kurtarabilirseniz kardır.Günün gereken zamanlarını,ben buna ortak zaman dilimleri diyorum,sevdiklerinize ayırın.Anlatım bozukluğu olmasın.Kendi sevdiğiniz zevklere değil,sizi seven sevdiklerinize.Kişisel iişlerinizi gecenin geç saatlerine bırakın.Bu arada uyumayı unutmayın.Zaten o size kendini unutturmaz.
        Velhasılı,günlük 4-5 saat uyuyan dahiler olduğu gibi 8-9 saat uyuyanlar da olmuş.Sadece ölünün arkasından söylediğimiz nev-i şahsına münhasır kelime grubu,insan yaşarken de geçerli yani.
     Hayat Planlama Merkezi:Ben
        Daha söylenecek o kadar söz var ki... Gününüzü planlayın,haftanızı planlayın,aylar,seneler çok çabuk geçiyor.Hızla solda giden bir hayatı daha iyi devam ettirmek için sağa çekin kendinizi.Sağlam bir plan yapın hayatınıza dair.%90 başarıya ulaşacak bir plan olsun bu.Gerisi size kalmış.Hayat sizin ne de olsa.

Hatay'da kahvaltı yaptınız mı?

  No comments
Anadolunun  birçok yöresi gibi Hatay mutfağı da alabildiğine zengin bir sofradır. Oruk,tepsi kebebı,humus,biberli ekmek ...
İlk aklıma gelen ve kokusu burnumda tütenler...Tabi öncesinde sizlere iyi bir kahvaltı yaptırmak lazım.Şöyle çay içmeye bile vaktinizin olmayacağı güzellikte bir kahvaltı...
İlk olarak Hatay üretimi bir zeytinyağı   elimizin altında bulunmalı.Hemen başlayalım.Tuzluyoğurt kahvaltı tabağına koyulduktan sonra yanına kırmızılığı ile göz dolduran ev yapımı biber salçamızdan bir kaşık koyup kırmızı-beyaz görüntüyü alalım ilk önce.Zeytinyağını ikisinin üzerinden gezdirip tekrar yerine bırakıyoruz.Küflü çökelek var sırada.Kokusuyla  bilenleri(bilmeyenler için hoş bir koku olmayabilir ta ki yiyene kadar) cezbeden çökeleği de kahvaltı tabağına koyduktan sonra ,zeytinyağı şişemize bir sefer daha yaptırıyoruz.
           Zahter sırasını beklerken doğramış olduğumuz domates,biber  ve salatalığı bir tabağa koyuyoruz.Zeytinyağı eşliğinde hepsine bir halay çektirerek iyice karışmalarını sağlıyoruz.Öyle ya burası Hatay:Hoşgörünün merkezi.Ayrılık gayrılık olmaz bu şehirde.Kaytaz böreğiyle çok güzel bir ikili oluşturmaları için ikisini yanyana koyuyoruz sofraya.
          Zeytinle devam edelim.Siyah ve  yeşil olarak ayrı kaplara alıp üzerinden kendisinden olma zeytiyağını gezdiriyoruz.Limon ve pulbiberi üzerine katıp kahvaltı soframızı oluşturmaya devam ediyoruz.Sonraya bıraksak sıcak sıcak yemek daha iyi olur kızartmayı:tabi peynir kızartmasını.Hatay’ın kızartması yapılan peynirini de görmelisiniz.İsteyenler için bakla ya da humus  getirilebir sofraya.Ama çok doyurucu olduğu için en sona bırakmanız tavsiyemdir.
           Sürk peyniri,carra(çömlek) çökeleği  tatmanız önemle rica olunur.Özellikle çökeleğin içerisine gömülmüş peynirlerden yemeniz,tadına doyum olmayan bir  lezzet bırakacaktır ağzınızda.Çeşitli yöresel peynirleri fırından  sıcak sıcak çıkan biberli ekmekle sardıktan sonra afiyetle midemize indiriyoruz.
İştahımızı kesmemesi için sona bıraktığım tatlı reyonuna gelelim.Kovan balı,tereyağı ikilisini tadını keşfedip  tereyağını yalnız bırakıyoruz.Balı kaymağın yanına çekiyoruz.Muhteşem ikili bir arada.Kaymağın tadına vardıktan sonra yalnızlıktan sıkılan tereyağını, reçel dostları ile bir araya getiriyoruz.

Monday, June 20, 2016

Dizi izlerken aklıma takılanlar

  No comments
Türkiye 'yi  diziler tanıtıyor artık. Ne zamandır dizi izlemiyordum. Bu ara bir tanesini izlemeye başladım. Yabancı dizileri izledikten sonra yerli diziler anlamsız gelse de iyi diziler hiç yok da değil. 
Reklam olmasın diye dizi ismi vermeyi tercih etmiyorum.Kendi yanlışıma başkası da ortak olmasın yani.
Dizilerde dikkatimi çeken olaylardan bir tanesi ahlaki değerler oldu.Çok fazla dizi izlemediğim için izlediklerime göre konuşuyorum.Başarıya götüre her yol mübah gibi gösteriliyor.Bu da doğru gibi yansıtılıyor.Gerçekten kaygı verici.
Özellikle küçük yaştaki çocukların oynadığı roller geröek hayattan kesitler ise işimiz gerçekten zor.Hem de çok zor.Verilen  rol altında ezilen çocuklar,kendi akranları üzerindeki etkileri,bunların bilinç altına etkisini düşününce işin kaygı verici boyutu daha da büyüyor.
Herkes kendi tercihlerini yapar ama bu tercihler de başka hayatlara etki yapar.Aklıma gelenler şimdilik bu kadar.Kendinize ve sevdiklerinize dikkat edin.

Alexa nedir?

  No comments
Site sahibi olmak günümüzün gözde mesleklerinden biri oldu.Her ne kadar her site sahibi, istediği yerlerde olamasa da sitesinin iyi bir sıralaması olsun ister.
Bu noktada alexa.com gibi bir site çıkıyor karşımıza.Kimi webmasterların önemsemediği,kimilerine göre de olmazsa olmazdır alexa sıralaması. Alexa düşürme yöntemleri en çok aranan konular arasında yer alıyor bu yüzden.peki neler yapmak gerekir?
Bu sorunun ve de bunun gibi bir çok sorunun bana göre tek bir cevabı var: İyi bir siteniz olacak.Hem de her anlamda.
İyi bir site nasıl olur?
Öncelikle girdiğiniz içerikler özgün olmalı.Aranan,merak edilen konular olmalı. Ki insanlar o yada bu şekilde sizi ziyaret etsin.Ziyaretçi olmadan alexa sıralamasını düşmesi suni olur.
Her gün içerik girmeye özen gösterin.Sayısı konusunda çeşitli bilgiler olsa da siz beşi geçmeyin.Tabi haber sitesi değilseniz.
Daha fazla yazmaya zamanım yok.Sonra devam ederim.

Hangi mutfak modeli?

  No comments
Zaman, bir çok alanı değiştirdiği gibi yaşam biçimimiz ve alışkanlıklarımızı da etkiliyor.Bunun etkilerini yaşamımızın her karesinde görmek mümkün.Ben daha çok mutfak çeşitleri üzerine konuşmak istiyorum bu yazımda.
Mutfak dediğimiz yer,daha önceleri sadece evin  yemek yenen bir odası idi. Genelde tüm odalardan ayrı,kendi başına bağımsız bir hayatı vardı mutfağın.Birine su getir mutfaktan dendiğinde; kim gidecek oraya cevabının muhatabıydı.Annelerin yegane ofisi,kızların bulaşık yıkama mekanı idi.
Peki ya şimdi?
                 Ada mutfak modelleri var mesela. Günümüzde en çok sevilen mutfak modellerinde biri.Çok küçük bir alanda da olsa çok şık,içinden çıkmak istemeyeceğiniz bir mutfak modeli olabiliyor.Başka bloglardan resim almayı uygun görmediğim için görsel aramaları size bırakıyorum.Çok değişik ve hoş modeller bulacağınıza eminim.Amekin mutfak diye bildiğimiz bu modelde yeme içmeye iyice alışıyorsunuz.Kendim böyle bir mutfağa sahip evde kalmıştım.Ondan biliyorum.Özellikle lavabo ve ocağın bir ada şeklinde duvardan ayrı olduğu modeller,insanın iştahını açıyor yani.
            Vintage mutfak ise bir diğer model.'Antika eşyalar,demirciler çarşısında para etmez.' kaidesince nostaljik mutfak modeli diyebiliriz.Eski bir görünüm verilerek oluşturulmuş bir mutfak modeli bu.Artık sipariş vererek bile bu tür mutfakları yaptırmak mümkün.
       Tabi hayatımızın değişmez gerçeklerinden biri olan para,burada bir kez daha ortaya çıkıyor.Tamam iyi güzel de fiyatları nasıl diye hiç bakmadım açıkçası.Öyle ya kiracıya ne gerek mutfağın hangi modelde olduğu?
         Hepinizin çok güzel evlerde yaşaması dileğiyle...

Tuesday, June 14, 2016

Shiftdelete derken?

  No comments
Bilgisayar ve internetin hayatımızdaki yeri giderek artmakta.Bu artış  da beraberinde internet ve bilgisayar litaratürünün hayatımıza daha çok girmesi demek.
Bu teknolojik gelişmelerden en çok küçük yaştaki çocuklar hem fiziki hem zihinsel olarak etkileniyorlar.Öğretmen arkadaşlarla kendi aramızda konuşurken çocukların okuma ve yazmaya karşı istesizliklerinden dem vurduk.Bizim zamanımızda olsa diye başlayan cümleleri çok sevmiyorum ama o zaman bizim okuma ve yazmaya karşı ilgimiz bence şu anki nesillerden daha fazlaydı.Sadece karatahtada anlatılan dersler bile daha özeldi gibi geliyor nedense. Daha sonra şöyle bir kanıya vardık: Özellikle dokunmatik ekran teknolojisi okuma-yazma bilmeyen çocukların bile cep telefonu ve tablet kullanmasına imkan tanımaktadır.O zaman niye okusun,yazsın ki?
Peki hayatımıza giren başka neler var ?
Bazı kısaltmalar var mesela hayatımıza giren shifdelete, ctrl z,ctrl f,ctrl s gibi.Hani çok meşhur fotoğraflarla beraber meşhur olan 'Sağ tuş günlük hayatta kullanılsa nasıl olur ?' diye düşünüyoruz artık.Belki de fazla rahata alıştık ne dersiniz?
Gününü teknoloji haberleri takip ederek ,internetin başında olan bir kişinin masabaşında yiyecek-içecek tüketimi artıyor mesela.Bu da kilo verme derdine bir başlangıç oluşturuyor sanki? Shiftdelete seçtiğiniz bir öğeyi,geri dönüşüm kutusuna yollamadan siliyor bu arada.Ya da ctrl s direk kaydetmenizi sağlayan bir kısaltma.Ancak bu kısaltmaların kazandırdığı zamanı yine internet başında geçiriyoruz sanki.Siz ne dersiniz?
Office 2010 çıktı diyoruz.Tabi bunu da windows xp kullandığımız bilgisayardan okuyoruz belki de.Office de hayatımıza gerçek anlamı dışında giren kelimelerden. Wireless mesela.En çok akıllı telefon kullanıcılarının aradığı bir değer şu anda.Bu konuda şöyle bir anımı da paylaşmak istiyorum:
Bir gün misafirler geldi.Biraz sohbet filan derken cep telefonları yavaş yavaş ellerde gezmeye başladı.Sonra o meşhur soru geldi: ' Wi-fi var mı? Şifresi nedir?'  Arkadaşlardan birinin şu cevabı tam yerini buldu diye düşündüm oradaki arkadaşları tenzihen:
'Önceden hal hatır sorulurdu.Şimdi bu!'
Herkes hissesine düşeni alıyordur diye düşünüyorum.Bir de laptop girdi aramıza ve hayatımıza. i7 laptop, i5 laptop , 13 inch laptop tabirleri peynir,ekmek  kelimeleri gibi oldu.Teknoloji uygun ve yeterli miktarda olunca güzel.Uykusuzluk,baş ağrısı,sosyal ilişkilerde zayıflama yapacaksa değil.
Sonuç olarak shiftdelete nin tam olarak ne işe yaradığı size kalmış.Sizce?

Her dişçi ziyareti ayrı bir macera

  No comments
Herkesin hayatında başka birinin başına gelen olaydan etkilenmişliği vardır.Beraber yaşıyorsak bu da kaçınılmaz değil mi?
20'lik diş bazı insanlar için gerçekten zor bir diş oluyor.Yani gerçek manasında dişini sıkıyor insanlar o zaman.Bir yakınım da böyle bir sıkıntı yaşadı bir zaman.
20'lik diş ameliyatı geçirmek zorunda kaldı.Zaten diş ağrısı da çekilecek bir acı değil hani,bir de ameliyat!Ama her işin başı sağlık diyorsak,hoşumuza gitmeyen tedavileri de yaptırmamız gerekebiliyor.
Neyse olay şöyle oldu:
20'lik dişi yanlış bir yerden çıkmıştı.Diş doktoruna gittik.Önce,dişin nereye gittiğini öğrenmek için film çekildi.Sonra bir ameliyat için bir sıkıntı olmadığını anladılar.Ağız içine yapılan bşr kaç narkoz iğnesinden sonra ,korku filmi başladı.
Acıyı çekene sormak lazım tabi.Bir süre sonra 20'lik diş ameliyatı bitti.Neyse ki kolay bir yerde çıkmış.Bir hafta filan ağzında dikiş kaldı yine de.
Herkese sağlık dolu günler.

Şampuanınızla başınız dertte mi?

  No comments
Saç dökülmesi üzerine bir yazı daha önce de yazmıştım. Denediğim şampuandan sonuç almayınca, hemen değiştiren biriyim. Nasıl olsa dökülüyor sonuçta.
Sebamed saç dökülmesine karşı şampuan  kullandığım bir başka şampuan oldu. Berrak görüntüsü, hoş kokusu vardı açıkçası. Tabi bir de işe yarayıp yaramadığı var.
İlk başlarda ciddi bir kepek oluşumuna sebep oldu bende. Saç derisi farklı herkesin, bunu unutmamak lazım. İlk başlarda oluşan bu etki, zaman içinde geçer diye ümit ederek kullanmaya devam ettim.
Çok sık yıkamak gerekiyor sanırım. Çünkü üçüncü güne kalmadan kepek alıp başınızı gidiyor. Bunun üzerine bir de kaşıntı yapıyordu.
Bir arkadaşımın tavsiyesiyle başladığım sebamed saç dökülmesine karşı şampuan maceram çok iyi ilerlemiyordu. Şişesi bitmeye yakınken kullanmaktan vazgeçtim.
Gözümü denemediğim başka şampuanlara çevirdim şimdilerde. Umarım saçlarım bitmeden doğru şampuanı bulurum.

En iyi diş macunu sizce hangisi?

  No comments
İnsan,sosyal bir varlık olduğu için sürekli çevresi ile iletişim halindedir.Konuşmak ise insana verilmiş en büyük cevherdir.
İnsanın kendisini ifade etmesi en çok konuşma ile olduğundan, diş ve ağız sağlığımıza özellikle dikkat etmeliyiz.Öğretmenler gibi zamanının büyük bir bölümünde konuşanlar,kullandıkları diş macununa çok dikkat etmelidir.

Bazen elimizde olan bazen de elimizde olmayan sebeplerden dolayı ağzımız koku yapabilir. Diş doktoruna gitmeyi ihmal etmeyin.Dişçiye gidenin dişi ağrımasa da ağız kokusu geçmez.Birde öğrencilere dişerini fırçala deyip kendin fırçalamasan olur mu?
En iyi diş macunu hangisi diye çok deneme yapmadım açıkçası.Önceliği reklamı olanlara ve çevremin tavsiyelerine verdim. Colgate iyi bir seçenek gibi duruyordu. Sensodyne ' de aradığımı bulamadım.
Son tercihim colgate total 12 saat oldu.Sabah ve akşam fırçaladığım zaman dişerlimin bayağı bir temiz kaldığını farkettim.İyi bir deneyim oldu.Sizlerle de paylaşmak istedim.
Misvak kullanmaya da alışmak isterdim ama bir türlü beceremedim tabi.Neyse bol sağlıklı günler hepinize.

Saturday, June 4, 2016

Advantan pomad nasıl?

  No comments
Geçenlerde yüzümdeki kızarıklıklar ve döküntüler için dermatologa(cilt doktoru) gittim.Sıcak ve soğuktan etkilendiğini,kullandığım kozmetik ilaçlarının da geçici bir fayda verdiğini anlattım.Tabi hemen saç dökülmesini de sordum.Hazır cildiyeci bulmuşken...
Hemogram yaptılar.Kan değerlerimde bir sıkıntı çıkmadı.-Allah her hastaya şifa versin.-Tabi özel hastane olduğu için sonuçları hemen alıyorsunuz.
Dermatolog yüzümdekinin bir tür egzama olduğunu anlattı.daha sonra da Advantan Pomad isimli ilacı yazdı.Çok etkili bir ilaç.İlk kullanmaya başladığınız andan itibaren yüzünüzü olması gerektiği şekline getiriyor.Yüzdeki kızarıklar,dökülmel üzere olanlar hepsini geçiriyor.Ancak on günden fazla kullanmamanız gerekli.Bir forumda okumuştum on günden fazla kullanan birini.Yüzündeki sinirler belli olmaya başladığı için tekrar dermatologa gitmiş.Yan etkisinin biri bu işte.uzun süre kullanınca yüzde incelmeye sebep oluyor.Bir de kıllanma gibi bir yan etkisi olabiliyor.Tabi her yan etki gibi bu da illa ki görülecek değil.
Umarım hiç ihtiyacınız olmaz ilacın en güzeline bile.
Sağlık dolu günler geçirmeniz dileğiyle....

Alexa üzerine

  No comments
Alexa düşürme yöntemlerinden bahsetmek istiyorum..Bu defa da suni yöntemlerle alexa sıralaması nasıl düşer üzerine yazmak istedim.
Bu işi yapan bazı siteler var.Ücretli de olabiliyor.Mantık şu : Siz birinin sitesinin linkine tıklayarak o siteye hit kazandırıyorsunuz.Başka biri de aynı yöntemler sizin sitenizi ziyaret ediyor.
Bu işlem için bazı siteler uygulama indirmenizi de isteyebilir. Hitleap gibi.Bir ara kullandığım için biliyorum.Kesinlikle kullanmanızı önermem.Çok iyi bir hitiniz olur,sıralamanız birdenbire düşer.Ancak bir süre sonra gerçek ziyaret olmadığı için gece gündüz çalışsa da fayda vermez.
Bunun gibi bir çok program bulmak mümkün.Ama hepsi aynı mantıkla çalışır.Uzak durun.
Sıralamanızın düşmesi için önem vermeniz gereken konuların başında seo geliyor. Temanızın ve içeriklerinizin seo uyumlu olması gerekiyor.
Nasıl seo uyumlu makale  yazılır sorusunun cevabını verecek bilgim yok malasef.Bu konuda uzman olan seo üzerine uzman olan sitelerden faydalanabilirsiniz.Ben de oralardan bir kaç bir şey öğrendim.Şimdi ona uygun yazmaya çalışıyorum.
Konu uzun olduğundan bir başka yazıda görüşmek üzere...

Wednesday, June 1, 2016

Adsense gelirlerini artırmanın yolları-2

  No comments
Günümüzde tüm meslekler değişimşe uğradığı gibi para kazanma yolları  da günden güne değişiyor.İnternetten para kazanmanın yolları araştırıldığında karşınıza çıkacak ilk sonuçlar arasında google adsense ile para kazanma gelir.Peki bu o kadar kolay mı?
Aslında bu sorunun net bir cevabı varsa o da budur:Size bağlı.Benim gibi bu işi meslek arasında bir yerde  yapıyorsanız bu işten çok bir kazanç beklemeyin.Dediğim gibi bu tesptitler tecrübelerimden  ileri geliyor.Tabi ki siz belki daha fazla kazanıyorsunuzdur.
Öncelikle sitenizi güncel tutmanız gerek.Ben iş arasında aklıma geleni yazsam da bu öyle olmuyor.Güncel demek her gün bir yazı girin,o da 300 kelimeden fazla olsun demek değildir.Günümüz insanı şu an internette ne arıyorsa,onu bulup sitenize orjinal bir şekilde yazmanız gerekli.Uzunluğuna dikkat edin ama özgün olması daha önemli.
Diğer sitelerden de okuayabilceğiniz bilgilerden biri de niche(niş)  kelimelere odaklanmak olacak.Unutmayın ilki güncel bir konu üzerine en az 300 kelimelik  bir yazı idi.Şimdi bu yazıyı niche kelimeleri kullanarak yazmanız gerekli.Niye mi bu kadar önemli bu?Ülkemizde en çok kullanılan arama motoru google olduğuna göre bu aramalarda sitenizin ön plana çıkmasını istiyorsunuz çünkü.Diğer türlü nasıl hit kazanırım diye kara kara düşünmek zorunda kalırsınız.
Aslında bu yazıyı yazarken bu kadar uzun süreceğini düşünmedim.Maksat bilgi vermek.Siz de benim gibi bu işi öğrenmeyi senelere yaymayın diye söylüyorum.
Adsense reklam yerleşimim nasıl olmalı sorusuna geçmeden önce,sitenizin hitini sormak istiyorum.Benim tespitlerime göre google adsenseden en fazla kazanan siteler günde binlerce ziyaretçinin uğradığı siteler olmuş.Ki bu gayet normal.Biri tıklamazsa öbürü tıklar şeklinde bir kazanç bu.Ben meseleyi biliyormuşsunuz gibi yazıyorum çünkü maksadım kendi tecrübelerimi paylaşmak.
Nerde kalmıştık? Adsense başvurusu yapmadan önce dikkat edilmesi gerekenlerden birisi ve hatta ikincisi bence hit.Yani sitenize günde kaç kişi,nasıl,nerden geliyor? Bence minumum iki yüz organik hitiniz olması lazım.Bu benim tespitim.Adsenseye kabul edilmek hite bağlı değil yoksa.
Neden mi hit? Diyelim ki hitiniz düşük ama adsense başvurunuz onaylandı ve reklamları sitenize koydunuz.Bu defa başlayacaksınız adsense gelirlerim neden düşük? Kimse gelmiyor ki sitene.Cevabı çok uzakta arama yani.Kimse gelmezse kimseye gösterimde olmaz tıklama da.Şimdilik bu kadar.Bu yazı dizisini sürdürmeyi düşünüyorum.Çünkü çok ve hep güncel bir konu.

Aklıma gelen alakalı alakasız yazılar.

  No comments
3d printer
Teknolojik buluşlar her geçen gün biraz daha hayatımıza renk katmaya devam ediyor. Peki gelecek yıllarda neler olacak?
Size o, bu, şu olacak deyip kehanette bulunmayacağım. Ancak hoşuma giden bazı teknolojik gelişmeleri anlatmak istiyorum.
Bunlardan birisi 3d yazıcı.  Daha nereye kadar gider bilinmiyor ama resmini koyduğunuz varlığın üç boyutlu maketini vermesi çok güzel. Hediyelik eşya bile yapabilirsiniz. Hoşuna giden birinin resmini çek, sonra aynısını bas gitsin.
Bilim kurgu filmi geleceğe ışık tutuyor sanki. Örneğin Hızlı ve Öfkeli 7 'de Tanrının gözü diye bir olay vardı. Bence uygulanabilir bir uygulama.
Görevimiz Tehlike 5' te çok acayip teknolojik gelişmeleri  içeriyor. Onlar gerçek olursa, her şey bitmiş demektir. Kağıdın katlanarak bilgisayar olması çok hoşuma gitmişti.
Gelişmeler oluyor tamam da biz ülke olarak bunun neresinde olacağız?
Ya da bunlardan birini ya da daha iyisini yapan birini, biz neden yetiştirmeyelim?

Akciğerin görevleri üzerine yazmak istedim bu yazımı. Öğretmenlikle ne alakası var diye düşünmeyin. İyi bir nefes gibisi yok! Bu herkesin hakkı.
En basit ifadesiyle solunum işi akciğerde.Soluduğumuz havadan oksijeni alıp içerideki karbondioksiti dışarı atıyor. Akciğerin görevleri  arasında solunum yolu ile vücut ısısını dengede tutma da var.
Mesleğimize bakan yönü ile öksürmeden ders anlatmak, nefes nefese kalmamak için akciğerlerimize iyi bir bakım şart.
En büyük zararı, kullanan çoğu kişinin bildiği ama vazgeçemediği 'sigara'  veriyor. Bir şekilde bulaştıysanız, en erken zamanda bırakmanızı tavsiye ederim. Sigarayı bırakma yolları hangileriyse bir bakın.
Akciğerler temiz hava almakla görevli. Hizmetli sınıfı süpürürken sınıfı terkedin. Tavsiye benden, tercih sizden.

Sağlıklı olmanın ne kadar değerli olduğunu en çok hasta olunca anlıyoruz. Sabah ağrımaya başlayan başım, şimdi yeniden atağa kalktı. Ağrı kesici içtim sabah. Geçmişti derken şimdi yeniden başladık.
Çok mu hor kullanıyorum acaba vücudumu? O da sinyal veriyor anlaşılan. Ya da uyku düzensizliği olabilir. Dün delik deşik bir uykudan kalma bir hediye.
Herkese sağlıklı günler dilerim.

Blog yazarlığı ve blog kazançları

  No comments
Blog yazarı olmak , günümüz koşullarında meslekten sayılmasa da hatırı sayılır bir insan topluluğu bu iş üzerinden para kazanıyor artık.Nedeni ise çok basit: Her şey internette var.
İnsanların alışkanlıkları içerisinde bulundukları ortama göre çok rahat değişebiliyor.Kişileri değiştirmek yerine alışkanlıklarını kontrol etmek daha iyi bir yöntem.Sonuçta kişi de arkasından gidiyor alışkanlıklarının.
Blog reklamları ne kadar kazandırır ? sorusuna cevap arıyorsanız, güncel olan ve en çok okunan blogları bulmanızı ve incelemenizi tavsiye ederim.Kendi görüşüm ' Evet,bu işte ciddi paralar kazanılabilir.'
Ben de birkaç bloga baktım.Hatta hangi reklam aldıklarını da inceledim. İyi bir takipçi kitlesine sahip olursanız,çok iyi bir kazancınız olacağını düşünüyorum.Tabi iyi bir takipçi kitlesi için iyi bir şeyler koymanız gerekiyor ortaya.Yoksa internette yeterince çöp gibi site var.
Daha önceki yazılarımda da bu konuya değindiğim için özet geçmek istiyorum. Gerçekten iyi para kazanmak istiyorsanız blog reklamları ile ,iyi bir blog oluşturmanız gerek.Gerisi teferruat...

Kahvaltı yapmaya alışın bence

  No comments
Kahvaltı günün en önemli öğünüdür. Hep bunu öğrendik, öğrettik ve söyledik. Peki kaç kişi gerçek anlamda kahvaltı yapıyor sizce?
Kendi istatistiklerimin çok yüksek olmadığını atıştırmalık gıdalar fotoğrafımdan anlayabilirsiniz.
Peki, kahvaltı yapmazsak neler olur?
Öncelikle benim gibi kahvaltı yapmaya alışmış biri iseniz, atıştırmak için bir şeyler ararsınız gittiğiniz yerde. Ben sigara içmiyorum,  (tavsiyem, içen varsa bıraksın. ) tiryakiler buna sigara altı der. Bu da sizi ister istemez hazır gıdaya yönlendirir. Cebinizden çıkacak fazladan paranın yanı sıra, içindeki koruyucular, çeşit çeşit maddeler de vücudunuzda kendine yer bulacak. Zarar hem maddi hem manevi yani.
Neden kahvaltı yapılmıyor?
Çok basit; erken kalkmak gerektiği için. 
En iyisi kendinizi kahvaltı yapmaya alıştırmak. O zaman daha az kahvaltısız gün geçirirsiniz.

Hangi şampuan?

  No comments
Belki de var ama herkes kendi çözüm yolunu bulmaya çalışıyor. Saç ekimi , günümüzde en büyük çözüm yollarından biri gibi görünüyor. Saç ekim fiyatları eskisi kadar pahalı olmamakla beraber her ilde bulabileceğiniz bir olay durumunda.
Öğretmenlik mesleğine başlamamla birlikte saçlarımdaki beyazlar ve açılmalar,dikkatimden kaçacak gibi değildi.Bunu için arkadaş tavsiyesi dinleme ile bir serüvene atıldım.
En iyi şampuan hangisidir diye aramalara başladım. Arkadaşın biri 'Dove' deyince kıramadım. Saç dökülmesine karşı en iyi şampuan  bu deyip kullanmaya başladım.
Sizlerde de oluyor mu bilemem ama ne zaman şampuan değiştirsem,ilk başlarda süper oluyor.Nihayetinde bu da öyle oldu.Kepek sorunu azaldı.Saçlarım canlandı filan.Tabi gönül isterdi ki bu hep böyle devam etsin.Olmadı tabi.
Şampuanın bitmeye başlaması ile birlikte etkileri de bitmeye başladı sanki.Derken eski tas,eski hamam olduğunu farkettim.Açılan kısımlar yoluna devam ediyordu.
Malesef ben de bir işe yaramadı.Arama tarama çalışmalarım bununla sınırlı değil tabi.Bir sonraki yazıda  devam edeceğim.Kendi tecrübelerinizi de yorum yaparak paylaşırsanız,diğer insanların faydalanmasını sağlayabilirsiniz.

Büyük girişimcilere ihtiyacımız var

  No comments
Steve Jobs özellikle iphone  denince aklınıza ilk gelecek kişilerden birisidir. Hayatı çok sıradışı olmamasına karşın, bu tür insanlar hep dikkatimi çekmiştir.
Özellikle geçici ceo ünvanı ile aylık bir dolar gibi bir ücret alması ve bu sayede dünyanın en az maaşla çalışan ceosu olarak Guinness Rekorlar Kitabına girmesi gerçekten çok ilgi çekici. Tabi şirketin ona hediye ettiği 90 milyonluk jet, 30 milyonluk hisse unutulmamalı.
Steve Jobs, global bir kişilik olmuştur artık. Bugün dünyanın sayılı şirketlerinden birinin kurucusu sonuçta.
Yenilikçi olmak, çok çalışmayı gerektirir. Özellikle incelediğimiz büyük insanlar, hayatlarının her anını planlamış, herkes bu günü yaşarken onlar; yarını hatta yarınları bile planlamışlardır.
Eğitimde yenilikçi olmak için, içinde bulunduğumuz zamanı iyi okumalıyız. Tecrübeli eğitimcilerin yazılarını okumalı, günümüze bakan yönlerini kendimize yol haritası yapmalıyız.
Ne dersiniz,  Türk bir Steve Jobs yetiştirmek size nasip olur belki de.

Oruç tutalım

  No comments
On bir ayın sultanı Ramazantüm hızıyla ilerliyor. Geçen her dakikayı değerlendirmek lazım.
Büyük bir alim bir oruç yazısında Ramazan ayının sultan olma sebebi, müslümanların ona verdiği değerdendir diyordu.
Bol bol Kur'an okumamıza, dinlememize vesile olur Ramazan.
Oluşan dini atmosfer, toplumumuzu kendi dinamiklerine döndürür.
Allah rızası için aç kalmak, bedeni ve nefsi terbiye eder.
Vücut on bir aylık çalışmasına bir ay ara verir yeme içme yönüyle.
Yeme içme azaldığında ne kadar zaman kazandığımızı gösterir bize.
Saymak yetmez tabi faydaları. Siz de yorum olarak ekleyebilirsiniz.
Allah sadece kendi rızası için oruç tutan kullarından eylesin...

En çok kullandığımız uygulamalar

  No comments
Akıllı telefon ile cep telefonu, hayatımızda daha çok yer almaya başladı. Hatta bu bağımlılık seviyesine ulaştı diyebiliriz. Ancak bu yazımda daha telefonda en çok kullanılan uygulamalar hangileri soruna cevap arayacağım.
Gerek android gerekse diğer işletim sistemleri, sahip oldukları uygulamalar ile bizleri kendisine daha çok bağlıyor. En çok kullanılan uygulamaların başında sosyal ağların uygulamaları geliyor. Twitter, facebook, instagram gibi uygulamalar en çok baktığımız uygulamalar. Uygulama kullandıktan sonra websitesi bile o kadar itici geliyor ki...
Daha sonra messenger dediğimiz ve ülke olarak WhatsApp diye bildiğimiz uygulamalar.
Peki ya şarj düşmanı oyun uygulamaları..  Clash of Clans, Dream League Soccer, Candy Crash Saga.
Haber sitelerinin uygulamalar, retrica, snapchat... Bunlardan kalan artıkları temizlemek için de bir telefon hızlandırıcı uygulama, telefonu temizleme uygulaması lazım.
Buraya sığmayacak kadar çok uygulama var.
Sözün özü: Siz siz olun, sevdiklerinize zaman ayırın. Onlarla aranıza bu uygulamalar girmesin.
Uygulama her zaman bulunur, ama dostlar her zaman bulunmaz.

Comments